".. Yani babalar da ay gibidir
Bazen bir, ikisi, bazen ondördü.." diyordu Erdem
Bayazıt 'Tabiat Risalesi'nin başlarında. Az sonra da aynı şekilde "Ayın
ondördü, ay bir anne sanki" diyerek anneyi atfediyor. Şiirinin başında
babaları Ay'a atfetse de annenin atfedilmesi daha bir içini dolduruyor,
yakıştırıyorum. Babaların da 'Dağ'a benzetilmesi daha çok hoşuma gidiyor,
isabetli buluyorum. Dağlar da babalar gibidir. Diktir, sağlamdır, çetindir,
acıya, çileye, zulme anne kadar güçlü olmasa da göğüs gerer. Duygusallığın baba
fıtratının emarelerinde ilk sırada yer almamasına rağmen babaların
fedakarlıklarının tesiri annelerinki kadar vardır.
Sabittir ama durağan değildir, dinamiktir, istikamet
üzeredirler. Dağlara gidenler bilir... Kendilerine yüklenen vazife gereği
çakılıdır dağlar, ne yaparsanız yapın gittiğinizde niye geldin demezler; bazen
soğukturlar ama her zaman buyur ederler. Allah’ın "Celâl" isminin
tezahürünü görürüz onları izlerken bazen. Serttirler ama her zaman gidip hayat
bulabileceğiniz yaylaları, ovaları, tepeleri, zirveleri vardır mutlaka. Güneş
de çıksa, rüzgar da esse, kar da yağsa hep oradadırlar.. Ne kadar
dolarlarsa dolsunlar, haksızlığa uğrarlarsa uğrasınlar gelen evlatlarına karşı
hep mütebessimdirler, belli etmezler duygularını. Çok şey anlatırlar da anlamaz
baba olmayan ya da babalık ruhundan nasibi olmayanlar dağların derdini...
bunlardan dolayıdır ki babaları en çok dağlara benzetiyorum, belki de tam
tersi; dağları en çok babalara yakıştırıyorum.. Emaneti yüklenen insanın,
derdini yüklenen dert küpü dağları....
"Dağları da birer kazık (yapmadık) mı?"
(Nebe/7)
Ay'ın güzel yönü vardır mekandan mücerret olsa bile, dağın
da güzel yönü vardır zamandan soyutlansa bile.
Dağlar da sabittir/müstakimdir Ay da. (durağan anlamında
değil süreklilik barındıran anlamında) Amma ikisi bir araya geldi mi ayrı bir
sinerji yakalıyorlar. Dağa giden, evine gitmiş, kendine gitmiş, aslına yolculuk
yapmış gibidir benim nazarımda. Sadra şifa arayan da gönlündekini, aklındakini,
kalbindekini gecenin ıssızlığa büründüğü, âlemin istirahate çekildiği bir
vakitte dile getirir. Kimi zaman avazı çıktığınca haykırır kimi zaman da
hıçkırıklara boğulur avazı çıkmadığınca haykırır, susar, sükût eder,
seyreder...Ay sır küpüdür saklar, kuşatır, kuşatarak korur. Göğe savururken
niyazlarını gözünü diker hep, yüzünü ve yüreğini aydınlatan Ay'a.. ve gözler
dikilir Ay'a.. Allah’ın 'Rabb'liğinin, sahiplenişinin, koruyuculuğunun, ihata
edişinin tecellisi olan Ay'a... bu sırada sürekli 'Dağ' ile temas hâlindedir.
Allah’ın azametinin, kudretinin en çok tecelli ettiği varlıklardan biri olan
'Dağ' ile temas hâlindedir. Tabiri caizse sırtını Allah'ın kudret ve azametine
dayayarak...
Dizinin bağları çözülen Dağa gider Ay'a bakarsa bu sefer
dilinin, yüreğinin bağları çözülür... Dağa sırtını dayayıp, Ay'a gözünü,
gönlünü dikenin hüznü dahi huzura tahvil edilir... güven duyar, her daim
yeniden bismillah demeye müsait bir halet-i ruhiye içinde bulur kendini. Dağda Ay'ın
ışığıyla demlenir. Nitekim Dağlar dert küpüdür, Ay sır küpüdür..
Evlatlar burada nereye düşer,, kimi zaman anne
tarafına düşer kimi zaman baba tarafına düşer. Anne tarafına düştüğünde
"Yıldızlar" gibidir. Belki annelerinden çok büyüktür, iridirler ama
hep küçük görünürler. Annelerinin şefkatli aydınlığının altındadırlar her daim.
Bazen de baba tarafına düşerler. Dağ'dan beslenen, Dağ'ın baş üstünde taşıdığı
aynı zamanda Ay'ın şefkatli parıltısının muhafazası altında, arada
"Fidanlar" diyebiliriz. Gün gelecek onlar da anne-baba olacaklar.
Bazıları Dağ gibi olacak dağlaşacak bazıları Ay gibi olacak...
Aile ilişkilerini, anne-baba-evlat irtibatını, ev ortamını
bu açıdan ele alınabilir diye düşünüyorum. Dağ'dan ve Ay'dan mülhem aile
ilişkisine yönelik bir okuma olarak da algılanabilir; aile ilişkisinden
hareketle Dağlara gitmeye, gece vakti Ay'a bakarak bir arayışa girmeye teşvik
yazısı olarak da okunabilir. İkisi de mümkün fakat çıkış noktası, öncelik
noktasında maksat aile ilişkisine matuf bir yazıdır...
Bu vesileyle annelerimizden, babalarımızdan,
kardeşlerimizden ve dostlarımızdan Allah razı olsun...